**Defne, oyunu bitirmekte kararlıydı Ömer'den ayrı da olsa, Neriman'a parayı ödemek istiyordu. Neriman, ısrarla kabul etmiyordu. Ve kader, Ömer'le yollarını yine kesiştiriyordu. Sırtındaki yüklerle belki en mahçup haliyle tekrar karşısındaydı Ömer'in Defne. Başladığı yere geri dönmüştü.
**Çocukluk hayali olan tasarımcılığın peşinden koşmaya karar vermişti bu sefer de Defne. Çünkü Ömer verdiği röportajda, kimseden ilham almadığını söylemişti ve çok incitmişti bu Defne'yi. Aynı binada altlı üstlü oldukları yetmiyordu, Ömer'i yine İz'den kıskanıyordu.
*Ömer'e hem bir adım atamıyordu hem de kıskanıyordu üstelik. Aynı zamanda aşkta kazanamadım bari işimde kazanayım edasıyla Ömer'le tasarım konusunda yarışıyordu. Hırslanmıştı, anlamsız bir ego sahibi olmuştu sanki. Bir kaç hafta içinde, tahammül edemediğimiz bir hale bürünmüştü Defne. Çocuk gibi davranıyordu. Saçmalıyordu. Ama biraz dikkatli baktığımızda "harbi ne yapacağını bilemiyor" diyebilirdik, en olmazları yaptığı halde.
**Arka fonda resmen O eski halimden eseeer yok şimdiii çalıyordu adeta. Evet Defne ızdırap içinde yorgundu. Ömer'e çok aşıktı ama eli kolu bağlı adım atamıyordu. Hiç istemediği oyuna, abisini kurtarmak için girmişti, şimdi kendisini kurtarmaya kimse gelmiyordu. Yapayalnızdı, ne yapacağını bilemiyordu.
**Geçmişinden de gelen yaralarından ötürü, Ömer'in kendisine güvenmemesine çok fazla gönül koymuştu. Oysa yaptıklarını unutuyormuş gibi davranıyordu, bu yüzden haksızdı. Karşısında kendisi için, her şeyi yapabilecek mükemmellikte bir adam vardı ve Defne onun karşısında, git gide çirkinleşiyordu. (‘Defol'u unutmam, unutturmam)