Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Yalnız bi' alev aldı sosyal medya!

Kiralık Aşk'ın izleyicisi vefalı, tüm eksiklikleriyle, tüm kusurlarıyla kucaklamaya hazır dizisini. Barış Arduç'un rahatsızlığından dolayı gerçekleştirilen özel bölümde, #seninleyizBarışArduç hastagine atılan tweetlerde rekor kırılması Kiralık Aşk Fandomu'nun gücünü gösteriyor. Peki bu sosyal medya neden bu kadar alev alıyor, neden bu kadar dolu dolu ve tutkulu bir Kiralık Aşk bağımlısı? 7'den 70'e nasıl bu kadar seviliyor ve AB grubunda birinciliği nasıl kaptırmıyor? İşte bu gerçekten, önemli ve üzerinde durulması gereken bir mesele.

İlk bölümün sonundaki kapı sahnesi demiştim, "Bu kapıdan çıktıktan sonra aklında işten başka hiçbir şey olmayacak," diyen Ömer Bey'ler, kısa zamanda "Bırak iş konuşmayı" , "Seninle iş dışında bir şey konuşmayacağız," ile "İlle de iş diyorsun," kıvamında evrilirken, bizler gözlerimizden kalpler çıka çıka, bağlanıyorduk Kiralık Aşk'a. Neydi peki Ömer'e ve Defne'sine bizi bu kadar aşık eden etken? Aralarında tartışmasız mükemmel bir ekran kimyası vardı, hatta televizyonların en yakışan çifti ödülüyle de Türk Halkı, bunu tescilledi. Mermer tenli bir kızıl afet diye nitelendirilen Elçin Sangu'yla, kara gözleriyle baktığı yerde rüzgarlar estiren esmerlerin şahı Barış Arduç, esrarengiz bir uyum yakalamışlardı. Ama mesele sadece bundan ibaret değildi, büründükleri role hayat verirken her şeyden ziyade, kendileri gibi rahattılar da bence. Çok iyi oyunculuklar izliyorduk, gülüşleri kadar ağlamaları da gerçekti her defasında. Bu senenin ödül törenlerinde, ortalığı kasıp kavurdular. "En iyi kadın oyuncu" ve "En iyi erkek oyuncu" ödülü aldılar çok defa. "Kiralık Aşk" da ödülleri topladı. Kiralık Aşk Fandomu sabahtan akşama kadar çılgınlar gibi oy verdi aday oldukları her kategoriye, dizisine ve oyuncularına haklarını teslim etmek için.

Defne, güney bölgeleri andırırken, Ömer kuzey kadar soğuğu temsil ediyordu. Ve Defne'si Ömer'in iklimini ılımanlaştırırken, biz yüreklerimizi ısıtarak ilerliyorduk adeta. Adımlarımız fazlaca tutuktu üstelik, yavaş yavaş aşkı içimizde hissettire hissettire işliyordu Meriç Acemi esas konuyu. Defne ve Ömer'in ilk 13 Bölüm boyunca, sevgili olmamaları ve birbirlerine adım adım yaklaşmaları bunun en güzel kanıtıydı. Çünkü bence, gerçek hayatta da böyle, "oldu bitti"ye gelemiyoruz çoğu zaman. Evet Ömer İplikçi'yi ayrı, Defne'yi ayrı gerçekten çok sevdik. Patronuyla asistanı arasındaki ilişkiye öldük bittik. Defne Ömer aşkını çok fazla hissettik, hep İz'in de dediği üzere, "karı-koca" gibi gördük onları. Yalnızca Ömer değildi Defne'sinin tatlı heyecanlarıyla keyif alan, biz Ömer'den de keyifliydik ekran karşısında. Romantik komedi de bu değil midir zaten? Ortada koskocaman bir aşk vardır ve siz bu aşık haller karşısında, bir şeylere gülümsersiniz.

Herkesin favori sahnelerinden birisidir bence,  "Feryal Hanım gelmicek mi?" demelere doyamayan Defne. Ve böylesi bir tadı, dram yüklü efsaneleşmiş aşk hikayelerinde bulamayabilirsiniz, Ömer'le Defne'yi bu kadar özel kılan da budur bence. Çünkü bir romantik komedi de seyirci o aşka her zaman inanacak diye bir şey yoktur. Ama bizler inandık hem Ömer'in hem de Defne'nin aşkına. Ve sadece Defne ve Ömer aşkı değildi bizi bu kadar kenetleyen üstelik. Ömer'in o kadar zenginliğe rağmen, paraya önem vermemesi, gönül bağıyla bağlı olduğu ustasıyla arasındaki iletişim, Defne'nin ailesine olan sevgisi, canımız ciğerimiz ekmek aramız, Türkan Teyze'miz, Ömer'in aile özlemi, Defne'nin İso ve Nihan'la dostluğu, Ömer'in Sinan'la kardeşliği, Yasemin'in kötüden iyiye evrilmesi, Sinan'ın dolu dizgin aşk hayatı, Ömer'in ailesi diyebileceği üç insan; yengesi amcası ve kuzeni.. Koriş, her haliyle, her tiplemesiyle gönüllerin fenomeni.. Ve herkesin bir şekilde hayallerine kavuştuğu şu dünyada, yolunu bulmaya çalışan İso'm.. Öyle bir noktaya geldi ki Kiralık Aşk, Ömer'in şoförü diyip geçmenin eksik kalacağını bildiğim, Şükrü Abi'mizi bir bölüm göremesek özlüyoruz. Mine, Neriman'ın evinde bir yerlerde hep olsun istiyoruz. Sadri Usta'mız varlığını üstümüzden hiç eksik etmesin diyoruz. Hulusi Bey Dede ile Ömer'in yaşayacağı akıbeti merak ediyoruz. Sadece başrolleri değil, her karakterini tadında olduğu sürece, gerçekten çok fazla seviyoruz, sahipleniyoruz. İşte bunların hepsi, harmanlanıp konulunca önümüze, vazgeçilmeyecek bir noktada, tadı damaklarımızda, her hafta hayatı üç saat dondurmak üzere cumayı iple çekiyoruz.

Jeneriğe değinmeden geçemem mesela, jenerik müziği de defalarca kez ödül aldı ve ilk günden beri  Aydilge'yle hepimizin dilinde.

"Sen misin ilacım, ben kalbinde bir kiracı" 

Ben mesela, izlediğim dizinin jeneriğini sevmeyi çok severim. Dizi başlarken böyle içime yaşam enerjisi doldursun, Kiralık Aşk da jeneriği gibi eğlenceli bir diziydi. Zaten, insanlar gülmeyi, kafa dağıtmayı, romantik aşk oyunlarını, hatta aşk acısını bile aşık atışmalarıyla eğlenceli bir halde izlemeyi sevdiler Kiralık Aşk'ta. Ağlamadık mı? Defne'si Ömer'i dağ evinde terketti, bizler Ömer'e ayrı, Defne'ye ayrı, Sinan'a ayrı, Neriman'la Necmi'nin 30 senelik evliliğine ayrı ağladık. Üzülmedik mi? Passionis, Sinan ve Ömer kardeşliğinin çatırdamasıyla batma eşiğine geldi, verdiler arka fonda "Yorgunum Kaptan"ı, Ömer'in çaresizliği içimizi yaktı. Defne'nin mecburi adım atamayışlarına kahrolduk. Kızmadık mı? Eski sevgili çıkıp geldi, sanarlar ki, bizim sevdiğimiz adamın eski sevgilisi geldi.

Ama çok mutlu da olduk, bir hoş bakışa bir yarım gülüşe tav olduk çoğu zaman. Defne ve Ömer'in bakışlarında kaybolduk her defasında, doymadık doyamadık sevmelere, hiç bir diziyi koymadık Kiralık Aşk'ın yerine. İzlediğimiz her andan mutluyduk, sevgili olmayıp birbirinin yörüngesinde dolanan Defne ve Ömer de kabulümüzdü. Zamanla yine her şey rayına girdi. Herşey olması gerektiği gibiydi. Davetlere, resepsiyonlara katıldık, sıkıldık bu gel gitlerden, düğünün eşiğine kadar geldik. Defne'nin abisini damat ettik, halayımızı da çektik, sıra da Defne'ye geliyor dedik. Demez olaydık.

Yalnız bi alev aldı sosyal medya diyorum ya sürekli, şimdi neydi altı kısık ateşi harlayan? Neriman değildi ateşin altına odunu atan. Herşey Defne'nin Tranba'ya tasarımını satmasıyla başladı. Sosyal medya yani izleyicinin tepkileri burada hafiften bir yükseldi. Çünkü Defne sadece Ömer'in değil, bizim de Defne'miz ve bizim Defne'miz bunu yapmazdı. Yüreği saf, iyiliklerle dolu, masallardaki hayata ve mucizelere inanan bir kızın, bugün "Her şeyi mahvettim," diye tanımladığı bu hatası, Kiralık Aşk'ı keskin viraja soktu. Ömer o gece, o banktan, "güvenmiyorum," diye kalkıp giderken, Defne'ciler ve Ömer'ciler olarak ikiye ayrılıp, DefÖmcü'ler çatısı altında bir arada kalmaya çalıştık.

Hassas ruhu kahrolmuş bir izleyicinin naif hezeyanları olarak düşünebilirsiniz bundan sonra söyleyeceklerimi. Sosyal medyayı her bölümden sonra, elimden geldiğince takip etmeye hep çalıştım bugüne kadar. Bunun sebebi de, Kiralık Aşk Fandom'una olan inancım, çok güzel detayları yakalamaları, çok güzel capsler yapmaları, tepkilerini bir olup kaliteli bir biçimde dile getirmeleri ve mükemmel anları gif'e çevirmeleri.

Eğer bir şey hakkında yorum yapıyorsanız, belki de bencil olmamanız ve seslere her zaman kulak vermeniz gerekmektedir. Bugün benim bile kendime vazife gördüğüm bu iş, yapımın vazifesi olmalı herşeyden önce. Önemli bir sağlık sorunundan ötürü, kendi kabuğuma çekilmişken, insanlar düşüncelerimi dile getirmem konusunda ısrarda bulunduklarında, yaptığım şeyin ne kadar önemli olduğunu bir kere daha anladım. Çünkü Kiralık Aşk yayınlanıyor, tekrar tekrar izleniyor, sosyal medyada bölüm yorumları yapılıyor, yapıyorum da, fragman yayınlanıyor, fragman tahminleri yapılıyor. Sadece çok izlenen bir dizi değil, sosyal medyada çok okunan ve takip edilen bir dizi Kiralık Aşk.

1 2 3
Dilara Pamuk
10/03/2016 11:39
YORUMLAR




DİĞER HABERLER