Lowe, Cortez’e gittiğinde Iris’in birden masum kediye dönüşmesini izlemek de ayrı bir keyifti. Adama asılan asılana! Barmen Liz Taylor rolünde ise Denis O’Hare kelimenin tam anlamıyla müthişti. Bırakın giyim kuşam olarak, hal ve tavırları ile de resmen karakterle bütünleşmiş. Sezonun en renkli isimlerinden olacağı aşikar. Ekran süresi ne kadar çok olursa o kadar iyi. Geçen sezon, karakterlerinden (Stanley, Bette & Dot) hazzetmediğim bazı oyunculara neyse ki bu sene çok iyi karakterler yazılmış, bu da elbette seyir zevkini ikiye katlıyor.
İki İsveçli kız kardeşe dönersek, teknolojiden yoksun odalarında sıkıntı içinde otururlarken bir tanesi uyuyakaldı ve uyandığında ikinci şokla karşı karşıya geldi. Kardeşini, o koridorda gördüğümüz veletler yiyordu. Bundan sonra bunlara ‘vampircanlar’ diyeyim ben en iyisi. Dikkat edilirse saat 2:25’te hep bir vukuat oluyor 64 No’lu odada. Dedektif John Lowe da burada 2:25’te uyandığında, yatağının altındaki tecavüz mağduru Gabriel ayıldı birden (Ölmüş müydü, bayılmış mıydı belli değildi zaten). Üstüne, koridorlarda kayıp çocuğunu da gördü ama görmekle kaldı.