Yunanistan’ın en popüler özel televizyon kanallarından biri olan Alpha TV’de bir zamanlar Türkiye’de de oldukça ilgi görmüş Yemekteyiz programının bir benzeri yayınlanıyor hafta içi her akşam. Türkiye’de yayınlanan versiyonunun neredeyse her bölümünü takip ettiğim programda birbirinden değişik karakterli yarışmacıların anlaşılmaz kaprislerine, “kup kasede çıtır patlıcan bahçesi” gibi -oldukça yaratıcı- isimlere sahip yemeklere, ev dekorasyonunda tercih ettikleri rüküş objelere ve puan verme esnasındaki o inanılmaz çirkefliklerine her zaman hayran kaldığımdan, programın Yunanistan’da yayınlanan versiyonunu gördüğüm an sevinçten delirdim. Birçok konuda benzer davranışlar gösterdiğimiz komşumuzda da durum aynı mıydı acaba? Onlar da kristal şarap kadehlerinde ayran içiyor, masada çavdar ekmeği yoksa gözlerinden ateş çıkararak ev sahibinin acılar içinde ölmesini istiyorlar mıydı?
Yunanca, “bir şeyler pişiyor” anlamına gelen Kati Psinetai hafta içi her akşam saat 8’de yayınlanıyor. Kurgusu benzer özellikler taşısa da küçük farklılıklar mevcut tabi: mesela Yemekteyiz’de olduğu gibi “şimdi kasabımıza gidiyoruz” veya “şimdi fırınımızdan en taze ekmekleri alacağız” gibi iyelik ekleriyle süslenmiş cümleleri sıkça duyduğumuz alışveriş kısmı burada yok. Program, yarışmacıların kısa tanıtımlarıyla başlıyor. Dış sesimiz, Türkiye’deki meslektaşı kadar içli dışlı değil onlarla; biraz daha mesafeli, daha az konuşuyor ve neyse ki hadsiz şakalardan kaçınıyor.
Yarışmacımız, kendini tanıttıktan sonra evini gezdiriyor büyük bir hevesle. 90’lar zevkinin ve estetiğinin hakim olduğu Yunan evlerinde pastel turuncuya boyanmış duvarlar, o duvarlara asılı, çerçevesiz, çirkin resimler, kahverengi modüler mutfaklar, araba şeklinde yatağı olan çocuk odaları, yapma çiçekler, ne ararsanız var. Retinalarımızı yakacak kadar kötü döşenmiş evler çıkıyor karşımıza çoğu zaman. Eve giren misafirler oldukça sıcakkanlı bir şekilde karşılanıyor; terlik uzatılmadığı ya da çantası, eve girdiği ilk üç saniye içinde elinden alınmadığı için ağlayan da yok pek. Asabileşmeden, nazlanmadan, insan gibi tanışıp muhabbet ediyorlar. Yemek öncesi genelde bir kadeh şarap ya da basit, ferahlatan bir kokteyl içiliyor. Evet, Yunanistan’da insanlar televizyon programlarında içki içebiliyorlar. Soda ve kızılcık şurubu ile kadeh kaldıran görmedim daha.
Menü oldukça sade ve gereğinden fazla yemek barındırmıyor. 16 çeşit meze, hem dana eti, hem tavuk içeren iki ana yemek, sekiz ayrı tatlı ve de bonus olarak eltisinin el açması böreğiyle çıkmıyor karşımıza yarışmacılar. Başlangıç yemeği, salata ile beraber sunulan ana yemek ve tek bir tatlı yapılıyor genelde. Mutfakta hazırlığını yapan ev sahibi ve yemek masasının çevresinde oturan diğer yarışmacıların konuşmalarını izliyoruz tanışma faslı bittikten sonra. Bir sahnede dış ses “Bakalım bu hazırladığınız salatanın sosu nasıl olmuş?” derken, bir diğer sahnedeyse, utana sıkıla da olsa “Ev de güzelmiş değil mi?” diyerek muhabbeti başlatan bir yarışmacı oluyor. Başlangıç yemeğinin masaya gelmesiyle kadehler kaldırılıyor ve yarışma başlıyor.