Sonra sıra benim de festivaldeki favorilerimden biri olan Taş Bebek / Papusza'ya geldi. Şahsen çok heyecanlıydım, film önermeyi hele de övmeyi sevmiyorum (o zaman burada ne işim var?) Elimden geldiğince tarafsız bir anlatım biçimini seçmeye çalışıyorum... O yuzden sinemadan çıktıkları zaman ne diyeceklerini merakla bekledim bizimkilerin, neyse telefon çaldı. Arayan babamdı, Atlas'ın tuvaletinden:
ŞT: Çok sevdim Deniz yaaa! Siyah beyaza bayıldım, filmin tamamını duvara asabilirsin, bu insanlar neler çektiler.
DT: Ama ne kadar mutlu değiller mi baba?
ŞT: Evet öyleler.
DT: Çözmüşler meseleyi!
ŞT: Hem de nasıl!
Annem ise biraz sıkılmış, ilk filmin tüm sertliğine rağmen dolu dolu olduğunu, ama bunda sıkıldığını, niye bitmiyor, hala niye bu kadar uzun bu film diye düşündüğünü anlatıyor.
Bazen öyle oluyor, ve ayrıca film uzundu evet.