Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
HABER
Kalbimizi mi çalacak, zamanımızı mı?
 

 

 
 
Türkiye’nin en güzel 10 insanı arasına rahatlıkla girecek başroller, çok mantıklı gelmeyen bir hikaye ve yılların yapımcısı Birol Güven’in çok güvendiği yeni işi… Bu kadar iddialı etmenler bir araya gelince ortaya ne çıktı merak ediyor musunuz? Ekranella yazarları yorumladı.
 
 
Aytaç Kara:

Güzel yeri jeneriği, bir de Mine Tugay’ın saç rengi. Başka bir şey bulmak isterdim ama çıkmadı sayın seyirciler. Bir kere, daha dizinin birincil çatışması baştan sorgulanası. “Bir kadın neden böyle manyakça bir yalanı söyler?” olayı benim kafaya bir türlü yatmadı. “Öldü deseydin,” dedim, durdum. Yetmeyip mektuplarla desteklemiş, kendi kısmetini bile kapatmış. Üstüne merhametli hırsızlar, hamileyken bırakıp giden adam, babası yok diye arkadaşlarıyla kavga eden sevimsiz bir çocuk derken Sezercik, Ulan İstanbul (o da aslında Hustle/Leverage), My Mad Fat Diary falan gezdik durduk.

Diyaloglar ve senaryo da bünyeme basit geldi. Ha ne bekliyordun derseniz… Doğru, bu kadarını bekliyordum. Adet yerini bulsun misali “Yolu açık olsun,” deyip sahneden çekiliyorum. Benden uzakta bir yerde istediği gibi devam etsin. Mine Tugay’a sevgiler.
 
 
Bağlan Keskin: 

Defne, sanki yeni bir karakter değil. Sanki Ender Serez Sinan’dan hamile kalmış, bu çocuğu doğurmuş, birkaç yıl sonrasını izliyoruz gibi.

Kalp Hırsızı başlamadan önce aklımda bir insanın evine giren hırsıza aşk olmasının garipliği dışında insanın nasıl çocuğunu böyle bir tehlikeye atacağı vardı. ''Evet, bu senin baban,'' demek nasıl güvenli bir tercih olabilecekti? Bu sorunun cevabını güzel bir şekilde aldım. Tahmin edilen kurgunun tersine işlemesi hoşuma gitti. Yani Defne (Mine Tugay) dan diye oğlu hırsızı baba sandığında durumu kabullenseydi cok saçma olurdu. Ha şimdi o hırsızı eve getirmek için bu kadar çaba sarfetmesi, peruklarla kılık falan degiştirmesi de değişik ama tuttum ben bu durumu. Mine Tugay aklı başında karakter olacak, Kenan Ece uçarı olacak sanıyorduk ama tam tersiymis yani. Aşkın diğer bileşenlerine gelirsek zengin Savaş Bey, çocuklu dizilerin ikinci adamı olarak kariyerine devam ediyor; hırsızlar takımındaki gıcık kız ise tam bir mikrop, bu yüzden kaybedecek. Çocuğa gelirsek tek aklıma gelen şey oldukça şımarık olduğu. Üstelik şu rehber öğretmen muhabbeti çok saçma. Rehber öğretmeninin verdiği tavsiye ile oğluna boyle bir yalan söyleyen Defne'i kınıyorum. Bu durumun ne kadar sağlıksız olduğunu herhangi bir pedagog ona anlatırdı. Rehber öğretmenlerin işi degil bu; onların umanlık alanı farklı. Picasso'nun artık Temel fıkrası haline gelen 'Guernica' muhabbeti de kaynak gösterilerek yapılmış bir espri şeklinde pilotta yer buldu. NOT: Komik olmasi gereken hizmetçi kadını hiç sevmedim.
 
 
Gaye Tukar:

Kalp Hırsızı ilk fragmanı dönmeye başladığında başrol oyuncuları sebebiyle dikkatimi çekti ve mutlaka izlemeliyim diye düşünmüştüm. İlk sahneler itibariyle ve özellikle hırsızlık sahneleri açıkçası çok yavan geldi. Başrol oyuncularından birinin hayatının hırsızlık üzerine döndüğü bir dizide daha detaylı ve teknik açıdan seyirciyi doyuracak sahneler beklerdim. Bunun dışında mekanları beğendiğimi belirtmeden geçemeyeceğim ama resmin bütününe bakarsak 'bir Alex değil' sonuçta. Diziyi anca Mine Tugay ve Kenan Ece'nin fanları kurtarabilir diye düşünüyorum.
 
 
Merve Deniz:

Legodan ev yapar gibi zorla aile dizisi yapmak...

Avustralya’ya uçak bileti almaya cesaret edecek kadar cesur ama anasının el yazısını tanıyamayacak kadar şaşkın, milenyum Sezercik’i bir çocuk ve ona “Babanla biz ayrıldık yavrum” demek yerine fantezi dünyasının engin denizlerine yelken açıp yalan üstüne yalan atan bir anne, bir de sofistike ve yakışıklı, ilerleyen bölümlerde atarlanmaya meyilli bir hırsız. Mecburen bir araya gelip istemeye istemeye aşık olan çift hikayesi. Cidden mi? :) “Babam geldi!” diye aylar sonra konuşmaya başlayan çocuk, babasının gelmediğini anlayınca yeniden mute tuşuna bastı ya, bu nasıl triptir çocuk? Ancak Birol Güven senaryolarında olabilecek türden diyaloglarla ve ancak o evrende sahteliği anlaşılmayacak sahnelerle (kızım sana diyorum, peruğum sen anla!) ilk bölümünde bayım bayım baymış dizidir. Mine Tugay için Medcezir’den sonra epey bir düşüş olmuş, başka bir senaryo falan okuduysa demek… :)
 
 
Merve Bulut:

Mine Tugay'ın MedCezir’den ayrılışının ardından Kalp Hırsızı’nda karşımıza çıkacağını öğrendiğimizden beri merak içindeydik ve bu akşam ilk bölüm geldi. Hikayenin çıkış noktası zaten ütopik/fantastik, sonuçta hangimiz bir hırsıza "baba" dedirtiriz çocuğumuza? Senaryoda "muzip" olması amaçlanan sahneler maalesef komik değil. "Maske" diye bir hırsız lakabı da yaratıcılıktan çok uzak. Çocuğumuz pek tatlı ve yetenekli maşallah, ona lafım yok. Kenan Ece ve hırsız ekibinin kendini izletecek sıcaklığı ya da bağı yok bence, zorlama sahneler diyebilirim. Mine Tugay'ın parlaması için her şey yapılmış ki bunda başarısız olduklarını söyleyemeyiz, oyunculuğu her zaman gayet başarılıdır zaten. Lakin Ender'den sonra Defne'yi görünce “neredeeeen, nereye…” diye düşünüyor insan. Mutlaka bir kitlesi olacaktır ancak bu akşam izlediğimiz ilk bölüm beklentilerin çok altındaydı.
 
 
Nida Fındık:

Parmaklarımı tuttum ve saymaya başladım. My Mad Fat Diary’den mektup ve baba meselesi, Koyu Kırmızı adlı diziden kötülük yapmak zorunda olan aşırı iyi insan olan abi ve diyalize bağlı kız kardeş meselesi, Ocean’s Eleven’dan ekip ve aslında iyi niyetli çete meselesi, Sezercik filminden de babası olmayan çocuk dramı “esas” alınmıştı. Kendi yazdığı mektuba ilk defa okuyormuş gibi ağlayan başrolümüz ve aşırı duyarlı hırsız diğer başrolümüz çok güzel olmakla lanetlenmiş iki bahtsız insan gibilerdi. Mine Tugay MedCezir’den ayrılmış olabilir, profesyonel insanlar şüphesiz ki ama bu seçimi açıkçası beni biraz şaşırttı. Kenan Ece’nin ise sezonu boş geçirmemek inadında olduğunu düşünmeye başladım. Pazar günü seyircisinin bu işe şans vereceğini düşünüyorum, en azından Hayat Benim ve Yetenek Sizsiniz başlayıncaya kadar. Çünkü ne çok dram, ne çok komik ne de çok seyirciye yukarıdan bakan bir iş. Kendi yağında kavrulup gideceğe benziyor, çocuk oyuncu biraz daha sevimli olsaydı onun hatrına bile sürer giderdi. Bakınız Kocamın Ailesi’ndeki bıcırık. Birol Güven’in araya soktuğu bir takım “önemli Türk gelenekleri” mesajlarını da görmedim değil ama Birol Güven’in sevdiği şeyler olduğundan da bu duruma şaşırmıyorum. Zira Mint’in her işi yürüyen kamu spotu gibi.
 
 
Tuğçe Usta:

Psikolojisinin bozulduğunu ve babası gelene kadar bir daha konuşmayacağını annesine belirtecek kadar hassas bir çocuk, çocuğuna babasıyla ayrıldıklarını söylemeyip babasının ajan olduğu yalanıyla çocuğunu oyalayarak O’na mektuplar yazan ve daha sonrasında da yazdığı mektupları okuyup ağlayacak kadar hassas olan bir annenin hikayesinin anlatıldığı Kalp Hırsızı’nın ilk bölümünü ardımızda bıraktık. Bana sorarsanız Kalp Hırsızı baştan aşağıya olmamış ve yine bana “Neden olmamış, neden beğenmedin?” diye de soracak olursanız cevabım hazır: Bana anlatılana inanmadım. Bir hikayede en önemli unsur; inandırıcılıktır ve Kalp Hırsızı’nda bu yoktu ne yazık ki. Hikaye içerisindeki temel çatışmanın seyircinin kafasına yatması lazım ki ikna olsun ve bir sonraki hafta ekran başına oturabilsin. Eğer ki hikaye Defne’nin psikolojik tedavi görmesi gerektiğine bizi inandırmak istiyorsa, başardılar. Bir de; acaba Kalp Hırsızı’nın çocuk kahramanı fanusta mı yetişmiş?

Dip Not: Defne çocuğuna babasının astronot olduğunu söyleyecek diye çok korktum. Neticede mesafe daha uzun ve oyalaması daha kolay olacaktır. İşte hikayenin bende bıraktığı etkinin özeti…

VE GENEL SONUÇ:

Kalp Hırsızı ilk bölümüyle Twitter’da yarattığı etkiyi TNS reytinglerinde yaratamadı. Her dizinin aşağı yukarı ilk bölümünün Twitter’da fazlası ile konuşulduğunu düşünecek olursak Mine Tugay’ın içinde olduğu bir işin konuşulmaması zaten imkansızdı. Karşısına gelecek işler ise şimdiden tehlike çanlarını çaldı. Baksanıza öğle kuşağı programı bile kendine ilk ikide yer bulmuşken hangimiz Kalp Hırsızı kalbimize ok gibi saplanır diyebiliriz ki?

TNS TOTAL VE AB REYTİNGLERİ





SOMERA SOSYAL MEDYA REYTİNGLERİ
 

 
YORUMLAR




DİĞER HABERLER